Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Ebubekir ELMALI

Soyadımız Türkiye: Yeni Bir Sürecin Habercisi mi?

Son dönemde Türkiye’nin siyasi ve toplumsal gündeminde dikkat çeken bir slogan var: “Adımız Kardeşlik, Soyadımız Türkiye.” Bu ifade, afişlerde, siyasi söylemlerde ve sosyal medyada sıkça karşımıza çıkıyor. Ancak, bu sloganın ardındaki anlam, yalnızca bir kardeşlik çağrısından mı ibaret, yoksa daha derin bir siyasi ve sosyolojik dönüşümün habercisi mi?

“Terörsüz Türkiye” projesiyle birlikte düşünüldüğünde, bu söylemin Türklük kimliğinden Türkiyelilik kavramına doğru bir kaymayı ima edip etmediği, hatta Cumhurbaşkanı’nın bu propagandayı bir tür subliminal mesaj olarak kullanıp kullanmadığı soruları zihinleri meşgul ediyor. Gelin, bu meseleyi adım adım irdeleyelim.

Soyadımız Türkiye” Sloganının Kökeni ve Anlamı
Adımız Kardeşlik, Soyadımız Türkiye” sloganı, ilk bakışta birlik ve beraberlik vurgusuyla sıcak bir mesaj gibi görünüyor. Ancak, bu ifade bazı kesimlerde rahatsızlık yaratıyor. Eleştirinin temelimde ise Türk kimliğini erozyona uğratmayı hedeflediği yönünde. Yeni anayasa söylemlerine girilen bir siyasi iklimde anayasada yer alan Türklük kavramının Türkiyeliliğe verilmesinden endişe edenlerin sayısı az değil.

Bu eleştirilerin temelinde, “Türkiyelilik” kavramının, etnik bir kimlik olan Türklük yerine, coğrafi ve vatandaşlık temelli bir üst kimlik olarak öne çıkarılmak istendiği düşüncesi yatıyor. Türkiyelilik, 1990’larda çok kültürlülük ve çoğulcu demokrasi tartışmaları sırasında ortaya atılmış bir kavram.
1997’de benzer yapılar tarafından “Adlarımız farklı olsa da soyadımız Türkiye” şeklinde kamuoyuna sunulmuştu. O dönemde barış ve birlikte yaşama vurgusuyla kullanılan bu ifade, bugün yeniden dolaşıma girerek farklı bir bağlamda tartışılıyor.

Terörsüz Türkiye ve Türklük-Türkiyelilik Gerilimi
Bu bağlamda, “Soyadımız Türkiye” sloganı, Terörsüz Türkiye sürecinin sosyolojik ve psikolojik zeminini hazırlayan bir araç olarak görülebilir. Slogan, etnik kimlikleri aşan bir vatandaşlık bağı oluşturmayı hedefliyor gibi görünse de, bazıları bunu Türklük kimliğinin zayıflatılması olarak algılıyor. Öyle ki Türk egemenliğini Dicle-Fırat havzasından çıkarmaya hizmet ettiği” öne sürülüyor. Bu tür yorumlar, sloganın yalnızca bir kardeşlik çağrısı olmaktan öte, bölgesel ve uluslararası politikalarla bağlantılı bir stratejiye işaret edebileceği kaygısını yansıtıyor.

Subliminal Mesaj mı, Siyasi Strateji mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sloganı sahiplenmesi ve “tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” ilkeleriyle ilişkilendirmesi, söylemin siyasi bir strateji olarak kullanıldığını düşündürüyor. Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecini “milletin başarısı” olarak nitelendirirken, doğu ve güneydoğuda çekilen halayları bu başarının bir göstergesi olarak sunuyor. Bu, toplumsal desteği artırmayı ve süreci meşrulaştırmayı hedefleyen bir söylem olarak okunabilir.

Peki, bu söylem subliminal bir mesaj içeriyor mu? Siyasi sosyoloji açısından bakıldığında, “Soyadımız Türkiye” gibi sloganlar, “kolektif bilinçaltına” hitap ederek kimlik algısını yeniden şekillendirme potansiyeline sahip. Türklük, tarihsel ve kültürel bir kimlik olarak güçlü bir bağlayıcılığa sahipken, Türkiyelilik daha kapsayıcı ancak daha az köklü bir kavram. Bu geçiş, özellikle Kürt meselesi ve Terörsüz Türkiye süreci bağlamında, etnik gerilimleri azaltmayı amaçlayabilir. Ancak, aynı zamanda milliyetçi kesimlerde bir aidiyet kaybı korkusu yaratıyor.

Öte yandan, bazıları bu sürecin Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) gibi dış kaynaklı bir ajandayla bağlantılı olduğunu savunuyor. Bu görüş, Terörsüz Türkiye’nin ABD ile yapılan anlaşmaların bir parçası olduğunu ve bölgesel bir “terör devleti” kurulmasına zemin hazırlayabileceğini iddia ediyor. Ancak, bu iddialar tarihsel tecrübelerden istifade etse de somut kanıtlardan yoksun ve spekülatif nitelikte.

Sonuç: Birlik mi, Kimlik Krizi mi?
“Adımız Kardeşlik, Soyadımız Türkiye” sloganı, Terörsüz Türkiye projesiyle birlikte, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal dokusunu yeniden şekillendirme potansiyeline sahip. Bu söylem, kardeşlik ve birlik mesajıyla geniş kesimleri kucaklamayı hedeflerken, Türklük kimliğini Türkiyelilik lehine dönüştürme çabası olarak algılanıyor. Cumhurbaşkanı’nın bu propagandayı bir subliminal mesaj olarak kullanıp kullanmadığı tartışmalı, ancak siyasi sosyoloji açısından bu tür söylemlerin kimlik algısını etkileyeceği açık.
Türkiye, tarihsel bir dönemeçte. Terörsüz Türkiye hedefi, eğer şeffaf ve kapsayıcı bir şekilde yürütülürse, toplumsal barışa katkı sağlayabilir. Ancak, “Soyadımız Türkiye” gibi sloganların milliyetçi kesimlerde yarattığı rahatsızlık, yeni bir kimlik krizine yol açabilir. Bu nedenle, sürecin başarısı, yalnızca siyasi iradeye değil, aynı zamanda toplumsal mutabakata bağlı. Türkiye, adıyla da soyadıyla da bir bütün olarak kalmalı; ama bu bütünlük, kimseyi dışlamadan, kimsenin kimliğini eritmeden inşa edilmeli.

EUBEKİR ELMALI
Hukukçu

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER