Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Ebubekir ELMALI
Ebubekir ELMALI

Türkiye’nin Güncel Savaş Uçakları Anlaşmaları ve Stratejik Dinamikler: S-400 Krizi ve Krizin Türkiye’ye Bedeli, F-35, F-16, Eurofighter ve KAAN

Türkiye, bölgesel güvenlik tehditleri ve NATO içindeki stratejik konumu nedeniyle hava kuvvetlerini modernize etme çabalarını hızlandırmıştır. Ancak bu süreç, hem teknik hem de siyasi engellerle dolu bir yol haritası sunmaktadır. S-400 alımı, F-35 programından çıkarılma, Eurofighter Typhoon tedarik girişimleri ve yerli savaş uçağı KAAN projesi, Türkiye’nin savunma politikalarında önemli dönüm noktalarını oluşturuyor. Bu deneme, Türkiye’nin güncel savaş uçağı anlaşmaları ve anlaşmazlıklarını, bu bağlamda S-400, F-35, Eurofighter ve KAAN projelerinin etkileşimini ele alacaktır.

S-400 Krizi: Stratejik Bir Krizin Başlangıcı

Türkiye’nin 2017 yılında Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alımı, modern Türk savunma politikalarının en tartışmalı kararlarından biri oldu.

Bu alım, Türkiye’nin hava savunma kapasitesini güçlendirmeyi amaçlasa da, NATO ve ABD ile ilişkilerde derin bir kriz yarattı.

S-400’ün, NATO’nun entegre savunma sistemleriyle uyumsuzluğu ve özellikle F-35’lerin gizli teknolojilerini tehlikeye atabileceği endişesi, ABD’nin sert tepkisine yol açtı.

2019’da CAATSA yaptırımları kapsamında Türkiye, F-35 programından çıkarıldı ve ekonomik kayıplarla karşı karşıya kaldı.

S-400’ler şu anda aktif olarak kullanılmasa da, bu sistemlerin varlığı, Türkiye’nin Batı ile savunma iş birliğini sınırlayan bir gölge olmaya devam ediyor.

S-400 krizi, Türkiye’nin bağımsız savunma politikası arayışını yansıtsa da, bu kararın maliyeti, F-35 gibi kritik bir platformdan mahrum kalmak oldu.

F-35: Kaybedilen Fırsat, Ağır Maliyetler ve Devam Eden Belirsizlik

F-35 Lightning II programı, Türkiye’nin hava kuvvetlerini 5. nesil savaş uçaklarıyla donatma planının temel taşıydı.

Seviye 3 ortak olarak programa katılan Türkiye, 100’den fazla F-35A sipariş etmiş ve yaklaşık 1.4 milyar dolar yatırım yapmıştı.

Türk savunma sanayii firmaları, TUSAŞ, ASELSAN ve Alp Havacılık gibi, uçakların iniş takımları, gövde parçaları ve aviyonik sistemler dahil yaklaşık 900 bileşenini üretiyordu.

Ancak 17 Temmuz 2019’da, S-400 alımı nedeniyle ABD tarafından programdan çıkarılma, Türkiye’ye hem ekonomik hem de stratejik açıdan ağır bir fatura çıkardı.

Ekonomik olarak, Türkiye’nin 1.4 milyar dolarlık yatırımı belirsizliğe gömüldü; bu miktarın iadesi için yapılan görüşmeler henüz tam bir sonuç vermedi.

Türk firmalarının F-35 üretimiyle elde edebileceği 10-12 milyar dolarlık potansiyel gelir de kayboldu.

Bu, savunma sanayiinde ihracat gelirlerini ve binlerce istihdam fırsatını olumsuz etkiledi.

Yan sanayi ve küçük-orta ölçekli işletmeler, üretim kontratlarının iptaliyle ekonomik daralma yaşadı.

Stratejik olarak ise, F-35’in sunduğu stealth teknolojisi, sensör füzyonu ve ağ merkezli harp kabiliyetlerinden mahrum kalmak, Türk Hava Kuvvetleri’nin modernizasyon planlarını sekteye uğrattı.

Bölgesel rakiplerden Yunanistan’ın F-35 tedarik etme yolunda ilerlemesi, Ege ve Akdeniz’deki hava üstünlüğü dengelerinde Türkiye’yi zorlayabilir.

Ayrıca, F-35’lerin NATO’nun entegre savunma sistemleriyle uyumu, Türkiye’nin ittifak içindeki operasyonel etkinliğini artıracaktı; bu fırsatın kaybı, NATO ile ilişkilerde de bir güven erozyonuna yol açtı.

Programdan çıkarılma sonrası Türkiye, F-35’e geri dönme umuduyla diplomatik girişimlerde bulundu.

S-400’lerin başka bir ülkeye satılması veya depoda tutulması gibi öneriler tartışıldı, ancak 2025 itibarıyla bu konuda somut bir ilerleme sağlanamadı.

F-35 kaybı, Türkiye’yi Eurofighter ve F-16 gibi geçici çözümlere yöneltirken, uzun vadede KAAN projesine olan bağlılığı artırdı.

Ancak bu maliyet, yalnızca maddi değil, aynı zamanda bölgesel caydırıcılık ve teknolojik üstünlük açısından da Türkiye’yi birkaç yıl geriye attı.

Eurofighter Typhoon: Geçici Çözüm Arayışı

F-35 programından çıkarılmanın ardından Türkiye, hava kuvvetlerinin modernizasyon açığını kapatmak için Eurofighter Typhoon’a yöneldi.

İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya tarafından geliştirilen bu 4.5 nesil savaş uçağı, yüksek manevra kabiliyeti, AESA radarı ve Meteor füzeleriyle donatılmış bir platform olarak dikkat çekiyor.

Türkiye, 40 adet Eurofighter almayı planlıyor: İlk etapta 20 adet ikinci el (Tranche 1), ardından 20 adet yeni üretim (Tranche 4) uçak.

İlk teslimatların 2026-2028 arasında başlaması bekleniyor.

Ancak Eurofighter tedariki de siyasi engellerle karşılaştı. Konsorsiyum üyesi Almanya, 2019’daki Barış Pınarı Harekâtı sonrası Türkiye’ye silah ambargosu uyguladı ve satışa uzun süre karşı çıktı.

İngiltere’nin diplomatik çabaları ve NATO’nun güney kanadındaki Türkiye’nin stratejik önemine vurgu yapılmasıyla, Almanya 2024’te tutumunu yumuşattı.

23 Temmuz 2025’te Türkiye ve İngiltere arasında mutabakat zaptı imzalandı ve Almanya satışa onay verdi.

Bu gelişme, Türkiye’nin hava kuvvetlerine modern bir platform eklemesini sağlayacak ve yerli sistemlerin (ASELSAN, Roketsan) entegrasyonuyla savunma sanayiine katkı sunacak.

Ancak Yunanistan gibi bölgesel rakiplerin, özellikle Meteor füzeli Eurofighter’ların Ege’de Türkiye’ye üstünlük sağlayabileceği endişesi, bu anlaşmayı bölgesel dengeler açısından da önemli kılıyor.

KAAN: Yerli ve Milli Gelecek

Türkiye’nin uzun vadeli hedefi, yerli savaş uçağı KAAN ile 5. nesil savaş uçağı teknolojisine sahip olmaktır.

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) tarafından geliştirilen KAAN, stealth özellikleri, süper seyir kabiliyeti ve ileri sensör sistemleriyle Türk Hava Kuvvetleri’nin ana platformu olmayı hedefliyor.

İlk uçuşunu 2023’te gerçekleştiren KAAN’ın, 2028-2030 yıllarında envantere girmesi planlanıyor.

Ancak proje, motor teknolojisi ve üretim süreçlerinde dışa bağımlılık gibi zorluklarla karşı karşıya.

KAAN, Türkiye’nin savunma sanayiinde bağımsızlığını artırma çabasının sembolüdür.

F-35’ten çıkarılma ve S-400 krizinin yarattığı güvensizlik, KAAN projesine verilen önemi artırdı.

Eurofighter ve F-16 gibi geçici çözümler, KAAN’ın envantere girişine kadar olan dönemde hava gücünü destekleyecek.

Yerli sistemlerin (radar, aviyonik, mühimmat) KAAN’a entegrasyonu, Türkiye’nin savunma sanayiinde teknolojik sıçrama yapma potansiyelini gösteriyor.

F-16 Anlaşmaları: Köprü Çözüm

Türkiye, F-35 programından çıkarılmasının ardından F-16 filosunu modernize etmek için ABD ile anlaşma sağladı.

2024’te onaylanan anlaşma, 40 adet yeni F-16 Blok 70 alımı ve mevcut 79 uçağın modernizasyonunu içeriyor.

Bu uçaklar, AESA radarları ve gelişmiş aviyonik sistemleriyle 2030’lara kadar Türk Hava Kuvvetleri’nin belkemiğini oluşturacak.

F-16 anlaşması, ABD ile ilişkileri yumuşatma çabalarının bir sonucu olarak görülebilir, ancak S-400 gölgesinde tam bir normalleşme sağlanamadı.

Stratejik ve Bölgesel Dinamikler

Türkiye’nin savaş uçağı anlaşmaları ve anlaşmazlıkları, yalnızca teknik bir mesele değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel güç dengelerinin bir yansımasıdır.

S-400 krizi, Türkiye’nin NATO ile ilişkilerinde bağımsız bir çizgi izleme arzusunu gösterirken, F-35’ten çıkarılma, bu bağımsızlığın maliyetini ortaya koydu.

Eurofighter alımı, NATO müttefikleriyle iş birliğini yeniden canlandırma fırsatı sunarken, KAAN projesi, Türkiye’nin uzun vadeli savunma stratejisinin temel taşı olarak öne çıkıyor.

Ancak bu süreçte, Yunanistan gibi bölgesel rakiplerin tepkileri ve Ege’deki güç dengeleri, Türkiye’nin her adımını dikkatle planlamasını gerektiriyor.

Sonuç;

Türkiye’nin güncel savaş uçağı politikaları, hem krizlerden öğrenilen dersleri hem de gelecek vizyonunu yansıtıyor.

S-400 alımı, F-35 programından çıkarılma gibi bir bedel ödetse de, Eurofighter ve F-16 anlaşmaları, hava kuvvetlerinin kısa vadeli ihtiyaçlarını karşılayacak.

KAAN projesi ise, Türkiye’nin savunma sanayiinde bağımsızlık hedefinin somut bir adımı olarak yükseliyor.

Ancak S-400 meselesinin çözümü, bu denklemin kilidini açacak anahtar olmaya devam ediyor.

Türkiye, bu karmaşık satranç tahtasında hem müttefikleriyle iş birliğini güçlendirmeli hem de milli çıkarlarını koruma yolunda kararlılıkla ilerlemelidir.



Av. Ebubekir ELMALI
Hukukçu

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER