Devlet Bahçeli: Nihai hedef Türkiye’dir

MHP Lideri Devlet Bahçeli:

Altıncısı önümüzdeki pazar günü Umman’da yapılması planlanan İran’ın nükleer programıyla ilgili müzakereler ağır olarak sürüyorken İsrail’in savaş ve lisanına müracaatı öteki hesapların varlığına delalettir. Bu kapsamda İran’a ilişkin nükleer tesis ve askeri üslerin yanı sıra sivil gayeler de zalimce vurulmuş, İran Genelkurmay Başkanı ile Devrim Muhafızları Kumandanı, yanı sıra bilim insanları katledilmiştir. Gazze’de insanlık ve savaş hatası işleyen, tarihin en trajik soykırımını planlı ve sistematik olarak gerçekleştiren İsrail’in Siyonist ve emperyalist barbarlıkta devamlı çıta yükselttiği bariz halde ortadadır. Artık günü kurtarmaktan öbür bir şeye yaramayan bıktırıcı mahiyetli cılız ve kısır kınama iletilerinden çok daha fazlasını faal ve çok boyutlu yerine getirmek hem global adaletin hem de insanlık onurunun haysiyet ve erdem bahsidir. İsrail önüne gelene hücum düzenlemekte, sabotaj ve suikast kurgusuyla örtülü operasyonlarını coğrafyanın her yerine taşımaktadır. Periyodik olarak Filistin, Yemen, Suriye, Irak, Lübnan ve İran’a dünyanın gözü önünde saldıran; ikide bir Türkiye’nin ayağına dolaşan bu alçak cehalet ve cinayet hata makinesine karşı askeri, ekonomik ve stratejik önleyici önlemler alınmazsa dünya her ihtimale açık hale gelecektir. Bu ihtimalin tezahürü halinde vahim olayların vasat bulması kaçınılmazdır. Bebekleri öldüren, yardım gemilerinin önünü kesen, Gazze’yi günbegün eritip yutmak için seferberlik içinde hareket eden bir barbarlığa dayanmak ve katlanmak geldiğimiz bu kademede akıl ve ahlak dışılıktır.

İsrail Başbakanı’nın Siyonist yayılmacılığın refakatinde, iç siyasette sıkışma yaşamasıyla birlikte yakın vakitte yapılacak seçimlerde koltuğundan inme korkusunu içten içe duyması otokontrolünü ziyadesiyle kaybettirmektedir. Gazze katili Netanyahu derhal atılması gereken bir safradır. Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili spekülasyonu ise farklı emel ve amaçlara hizmet eden sipariş propagandadır. Bu safra birebir vakitte İsrail toplumunu da zehirlemekte, daha berbatı ise global ölçekte Yahudi düşmanlığını körüklemektedir. Gelişmelerin püf noktasında elbette Türkiye vardır.

İsrail’in terörist idaresi ülkemizin görüş menzilini kapatmak, terörsüz Türkiye maksadını baltalamak, bölgemizi karanlığa mahkum etmek için her fırsattan istifade etmenin peşindedir. Birbirine eklemlenerek genişleyip güçlenen kriz ve kaos sarmalında perdelemiş kesin amaç Türkiye’dir. Türk milleti Siyonizm’in ve emperyalizmin tertip ve tuzaklarına karşı birdir, beraberdir, taviz ve teslimiyeti düşünülemeyecektir. İran’a yapılan operasyon bir istikametiyle Türkiye’ye verilmiş sinsi iletidir.

Aynı halde Türkiye Yüzyılına mühür vuracak kutlu amaçlara, terörsüz geleceğe ve ayağa kalkan diriliş ruhuna karşı dolaylı reaksiyondur. İçimizdeki İsrail lobisine karşın ulusal birlik ve dayanışma şuurumuz kudret ve kuvvetimiz olarak düşmana kaygı, dosta da itimat verecektir. İsrail’in durdurulması hem ulusal güvenliğimiz hem de bölge barış ve istikrarı ismine tarihi bir sorumluluktur. Bahse husus sorumluluğun inkar yahut ihmali halinde öngörülemez sıkıntıların çıkması mukadder ve muhakkaktır. ABD ise tarihin ve insanlığın hakikat yerinde konuşlanmalıdır. Bu ülke içinde yükselen siyasi basınç ve ayrılık talepleri, 14 Haziran’da pek çok eyalette yapılacak şov ve protestolar hiçbir devletin kendi içinde rahat ve inançlı olmadığına açık işarettir. Milliyetçi Hareket Partisi, İsrail’in kesinkes güç kullanılarak önünün kesilmesi niyetindedir. Çünkü öteki bir seçenek kalmamıştır. Kaldı ki kelamın kararı bitmiş, diplomasi ve diyalog arayışları her fırsat ve vakitte tesirini kaybetmektedir.