Nöbetçi Eczaneler
İstanbul’da yaşayan B.A. ile M.A., 2021 Şubat ayında evlendi. Lakin vakit geçtikte çift ortasında problemler başladı.
Çift çekişmeli boşanmaya gitti. Bunun üzerine B.A., eşiyle birlikte yaşadıkları babasına ilişkin olan konuttan taşındı.
Sonrasında hem B.A. hem de babası, kendi meskenlerinde oturdukları gerekçesiyle M.A.’nın meskeni tahliye etmesini talep etti.
MAHKEME BAYANA TAHSİS EDİLMESİ KARARINI VERDİ
İtirazlar ve talep ışığında İstanbul Anadolu Adliyesi 7’nci Aile Mahkemesi, kelam konusu konutun tahsisi hakkında orta karar verdi. Mahkeme, konutun M.A.’ya tahsis edilmesine karar verdi.
“MÜLKİYETİ KİME İLİŞKİN OLURSA OLSUN KONUT, KORUNMAYA MUHTAÇ EŞE TAHİSİS EDİLİR”
Mahkemenin verdiği kararı pahalandıran M.A.’nın avukatı A. İslam Gezer, “Boşanma davası sürecinde hakim, Uygar Kanun’un verdiği yetkiyle taraflar, müşterek çocuklar ve malvarlığına ait tedbirler alabilir. Bu tedbirlerden biri de aile konutunun dava müddetince taraflardan birine tahsis edilmesidir. Aile konutu, tapuda şerh verilmiş olması gerekmeksizin eşlerin birlikte yaşadığı konuttur.
Konut eşlerden birine ilişkin ya da kiralıksa sorun yaşanmazken, eşlerden birinin anne yahut babasına ilişkin olması halinde tartışmalar doğmaktadır. Bu üzere durumlarda, mahkeme korunmaya muhtaç eşin konutta yaşadığını tespit ederse, mülkiyet kime ilişkin olursa olsun konutu bu eşe tahsis edebilmektedir.
Ancak bu kararlara mülkiyet hakkı gerekçesiyle itirazlar yapılmakta, hatta konutun sahibi olan anne-baba sürece müdahil olmak istemektedir. Bilhassa makûs niyetli durumlarda bir tarafın ailesiyle birlikte öbür eşi meskenden çıkarmaya çalıştığı görülmektedir. Aile mahkemeleri kamu faydası, çocukların üstün faydası ve zayıf tarafın korunması prensibiyle hareket ederken, mülkiyet hakkı tezleri lakin farklı bir dava yoluyla çözülebilir” dedi.
“KANUN KOYUCUNUN MAKSADI, EKONOMİK OLARAK ZAYIF OLANI KORUMAK”
M.A.’nın başka avukatı Elif Büşra Berber ise “Kanun koyucunun gayesi burada kadın-erkek ayrımı değildir, tersine olması gerektiği üzere ekonomik ve toplumsal açıdan zayıf olan tarafı korumak, barınma hakkını sağlamaktır. Uygulamada artık bu konu sıklıkla karşımıza çıkmaktadır” diye konuştu.