Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Lütfi SELÇUK

2025’in Tadı: Turizmin Yeni Rotası Mutfaktan Geçiyor

Kapadokya’da sabah gün doğumunda sıcak hava balonuna binen bir turist, öğlen Kars’ta gravyer peyniri tadımı yapıyor, akşamüstü ise Mardin’de bıttım kahvesi eşliğinde gün batımını izliyor… İşte 2025 Türkiye’sinin sunduğu bu deneyim; artık yalnızca bir gezi değil, bir gastronomik yolculuk.

2025 yılı itibarıyla Türkiye’nin turizm anlayışı köklü bir dönüşüm yaşıyor. Deniz-kum-güneş üçgeninden çıkan sektör, bugün Anadolu’nun tenceresinden çıkan buharla yükseliyor. Gastronomi turizmi, artık sadece bir alt başlık değil; başlı başına bir destinasyon seçme sebebi.

Sayılarla Türkiye Turizmi

Türkiye, 2025 yaz sezonu için 60 milyon turist hedefini gündemine alırken; turizm gelirlerinde 70 milyar dolara yaklaşan bir beklenti var. Bu artışta gastronomi turizminin etkisi büyük.

Yalnızca yemek yemek değil; o yemeğin hikâyesini öğrenmek, ustasını tanımak, piştiği ocağın başında beklemek istiyor artık misafir.

Gastronomi turizmi, bu yıl içinde 25 milyar dolarlık bir ekonomik hacme ulaşma yolunda ilerliyor. Üstelik bu sadece büyük şehirlerle sınırlı değil. Bozcaada’dan Hatay’a, Van’dan Ayvalık’a kadar Türkiye’nin dört bir yanındaki yerel mutfaklar, global sofralarda yer buluyor.

Yerelden Küresele: Sofranın Hikâyesi

Peki nedir bu dönüşümün arkasındaki itici güç?

Cevap: Deneyim.

Antalya’da bu yıl düzenlenen FSUMMIT 2025’te otel yöneticileri, turizm yatırımcıları ve gastronomi profesyonelleri tek bir cümlede buluştu:

“Artık kimse sadece karnını doyurmaya gelmiyor, ruhunu da doyurmak istiyor.”

Yemek bir ihtiyaç değil, bir ritüel. Ve bu ritüelin başrolünde artık sadece yemek değil, üretici de var. Tarladaki kadın, tandırın başındaki usta, zeytinini kendi sıkan köylü… Hepsi bu turizm modelinin birer aktörü artık.

Yeni Nesil Şefler ve Sürdürülebilir Sofralar

Culinary Forum 2025’te bir grup genç şef adayıyla sohbet etme şansım oldu. Gözlerinde hem heyecan hem bilinç vardı.

“ Lütfi şefim artık reçete ezberlemiyoruz, hikâye yazıyoruz,” dedi bir tanesi.

Bir diğeri ekledi: “Yaptığımız her yemeğin karbon ayak iziyle de ilgileniyoruz.”

Bu yeni nesil; sürdürülebilirliğe, lokal üretime, atıksız mutfağa ve kültürel mirasa gönülden bağlı. Onlar sadece yemek yapmıyor, geleceği inşa ediyor.

Sofrada Buluşmanın Zamanı

Bugün Türkiye, sadece turizmde değil; kültürel diplomasi alanında da sofralarıyla konuşuyor.

“Turkish Cuisine Week” gibi etkinliklerle dünyaya tanıtılan geleneksel yemeklerimiz, artık Michelin yıldızlı restoranlarda yorumlanıyor.

Ancak bence en kıymetlisi, hâlâ bir köy evinde, ocak üstünde kaynayan tarhana çorbasında saklı. Çünkü o çorbanın dumanı, bizi biz yapan mirasın bir parçası.

Son Söz;

2025’in turizm rotası belli: O rota, artık bir yoldan değil, bir sofradan geçiyor.

Bu sofrada yer açmak, sadece ekonomik değil; kültürel bir görev.

Çünkü biliyoruz ki, en samimi tanıtım, bir çatal zeytinyağlıyla, bir kadeh hoş sohbetle başlar.

Lütfi SELÇUK
ŞEF

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER