Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Lütfi SELÇUK

10 Günde Bir İzin Mi? Turizm Emekçisi Nefes Alamazsa Bu Sektör Nasıl Ayakta Kalacak?

Turizm, Türkiye için yalnızca bir sektör değil, bir vitrin. Ülkenin güzelliklerini, kültürünü, misafirperverliğini dünyaya sunan güçlü bir alan. Ancak bu vitrinin arkasında, yılın altı ayı neredeyse aralıksız çalışan, günde 12-14 saat ayakta duran, uykusuzlukla ve düşük maaşla mücadele eden bir emekçi sınıfı var.

Ve şimdi bu emekçilere yeni bir yük daha geldi: “10 günde bir izin” uygulaması.

Yasa Değil, Ceza Gibi

Yeni çıkan turizm izin yasası kapsamında turizm sezonunda çalışan personelin ayda sadece üç kez izin yapmasına olanak tanınıyor. Kağıt üzerinde “düzenleme” gibi duran bu karar, gerçekte çalışanlar için bir ceza niteliğinde.

Oysa turizm sektörünün en büyük sorunu belli: Nitelikli personel eksikliği. Peki, bu soruna çözüm olması beklenen yasa ne yapıyor? Çalışanların moralini yükseltmek, onları sektörde tutmak yerine, dinlenme haklarını sınırlıyor. Yani sektörde kalmayı düşünen az sayıda nitelikli insanı da teşvik etmiyor, uzaklaştırıyor.

Turizmde Çalışmak Bir Meslek Değil, Zorunluluk Haline Geliyor

Zaten yıllardır turizm çalışanları ağır şartlar altında mücadele veriyor. Aylık maaşların asgari ücret seviyesinde olması, sigorta sorunları, fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi gibi temel sorunlar çözülmemişken, şimdi bir de haftalık izin hakkının gaspı gündemde.

Bu durumda kim turizm sektöründe kalmak ister?

Kim bu şartlar altında kariyer yapmayı düşünebilir?

Cevap basit: Kimse.

Herkesin Gözü Yurt Dışında

Bugün Türkiye’de turizm okullarından mezun olan gençlerin büyük çoğunluğu ilk fırsatta yurt dışına gitmenin yolunu arıyor. Almanya, Hollanda, Dubai gibi ülkelerde daha iyi şartlarda çalışmak mümkünken, neden bir genç Türkiye’de izin hakkı dahi olmayan bir pozisyonda kalmak istesin?

Yurtdışında çalışan bir garson, burada 3-4 katı maaş alıyor. Üstelik insanca yaşam hakkına, düzenli izinlere ve sosyal güvencelere sahip. Türkiye’deyse, “sezonluk işçi” gibi görülüyor. Çalışanlar değil, sezonun kârı öncelik haline geliyor.

10 Günde Bir İzinin Getireceği Dezavantajlar

                •Fiziksel tükenmişlik: Turizm, fiziksel olarak zaten yorucu bir iş. Aralıksız 10 gün çalışmak; ayakta durmak, gece vardiyası, sabah servisi demeden çalışmak insan sağlığını tehdit eder.

                •Verimsizlik ve hata oranı: Yorgun çalışan, verimsiz çalışır. Hatalar artar, müşteri memnuniyeti azalır. Bu da turizmin kalitesini düşürür.

                •İş kazaları: Dinlenemeyen personelin dikkat dağınıklığı artar, iş kazası riski yükselir.

                •İnsan hakları ihlali: Uluslararası çalışma standartlarına göre haftalık izin bir haktır. Bu yasa, evrensel işçi haklarına aykırıdır.

Sorun Yokmuş Gibi Davranmak, Sorunu Derinleştirir

Yeni yasa, turizmi ayakta tutan esas gücü, yani emeği yok sayıyor. Çalışanlar makine değil. İnsan. Dinlenmek, nefes almak, ailesini görmek, sosyal yaşamına zaman ayırmak her bireyin hakkıdır.

Sadece yatırımcıyı koruyan değil, çalışanı da koruyan bir turizm politikası şart. Aksi halde, bu sektörü taşıyacak kimse kalmayacak.

Son söz; Turizmin sürdürülebilirliği, yalnızca otel doluluk oranlarıyla ölçülemez. Bir sektör, en çok insan kaynağı kadar güçlüdür. Eğer biz bu insanlara hak ettikleri yaşamı sunmazsak, turizm değil, turistik kriz üretiriz.


Lütfi SELÇUK
Şef

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER